Sosyal medya, her geçen gün daha geniş kitleleri etkileyen bir mecra haline geliyor. Peki, bu büyümenin etik sorumluluklarını kim üstlenecek?
İşte tam bu noktada, Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz‘ün sosyal medya düzenlemeleri ve dezenformasyonla mücadelesi büyük önem taşıyor.
Karagöz, AA İstanbul Ofisi’nde düzenlenen “Sosyal Medyanın Öteki Yüzü: Sorunlar-Çözümler” forumunda yaptığı konuşmada, sosyal medya etiği ve düzenlemelerinin sadece Türkiye’de değil, küresel düzeyde de medyayı şekillendirdiğini belirtti.
Sosyal medya, her geçen gün daha fazla insanın haber kaynağı haline gelirken, yanlış bilgi yayılma hızı da aynı oranda artıyor. Karagöz’ün de belirttiği gibi, bireyler, toplumlar ve devletler teknoloji şirketlerine karşı savunmasız kalıyor. Bu durum, sosyal medyanın hem avantajları hem de potansiyel zararları konusunda ciddi bir farkındalık gerektiriyor.
Karagöz’ün verdiği örnekler arasında, FBI’ın Apple ile yaşadığı şifre çözme mücadelesi dikkat çekiyor. Teknoloji devlerinin, hükümetlerle olan bu tür mücadeleleri, sosyal medyada ve dijital dünyada bireylerin veri güvenliği konusunda ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor.
Avrupa Birliği’nin teknoloji şirketlerine uyguladığı yüksek cezalar ise bu mücadelenin küresel boyutunu gözler önüne seriyor. Avrupa Birliği’nin Google’a verdiği 54 milyon dolar ve Amazon’a kestiği 888 milyon dolar cezalar, etik kuralların ne kadar katı olabileceğinin bir işareti.
Türkiye’nin Teknoloji Şirketlerine Karşı Aldığı Önlemler
Türkiye de bu konuda adımlar atıyor. 2020 yılında, sosyal medya devlerinin Türkiye’de temsilci atamaları zorunlu hale getirildi. Ancak hâlâ çözülmesi gereken birçok yasal düzenleme bulunuyor. Özellikle, teknoloji şirketleriyle yapılan düzenlemelerin bir bütünlük içinde olmadığı vurgulanıyor.
Karagöz’ün bu konuda yaptığı açıklamalarda, Türkiye’de teknoloji devlerine karşı daha kapsamlı bir yasal düzenleme gerektiğine dikkat çekiliyor.
BTK’nın Instagram’a geçici bir erişim engeli getirmesi de, sosyal medya platformlarının düzenlemelere nasıl hızlı bir şekilde cevap vermesi gerektiğini gösteren bir başka örnek. Ancak, bu tür durumların sistematik ve yasal bir zemine oturtulması gerektiği de açıkça görülüyor.
AA’nın Teyit Hattı: Dezenformasyonla Mücadelede Yeni Bir Adım
Dezenformasyonla mücadele, sadece devletlerin değil, medya kuruluşlarının da sorumluluğu altında. Anadolu Ajansı bu konuda bir adım atarak AA Teyit Hattı’nı kurdu. Bu hat, özellikle kriz dönemlerinde halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlıyor.
Deprem sürecinde 9,4 milyon kişi bu hattı ziyaret etti ve Gazze saldırıları sırasında günlük ortalama 2,1 milyon kişi teyit etmek amacıyla bu platformu kullandı. Bu, halkın doğru bilgiye ulaşma ihtiyacının ne kadar büyük olduğunu açıkça gösteriyor.
Ancak Karagöz, sadece medya kuruluşlarının değil, kamu yöneticilerinin de bu konuda sorumluluk alması gerektiğini belirtiyor. Sosyal medya platformlarının birincil haber kaynağı olarak kullanılmasının yanlış bir alışkanlık olduğunu vurguluyor. Çünkü, “X platformunda gördüm, doğrudur” anlayışı, yanlış bilginin yayılmasına zemin hazırlıyor.
Sosyal Medyada Etik Kuralların Önemi
Anadolu Ajansı’nın sosyal medya etiği ve dezenformasyonla mücadelesi, hem Türkiye’deki medya düzenine hem de küresel medya düzenine önemli katkılar sağlıyor.
AA’nın bu konuda inisiyatif alarak etik kodların oluşumu için gösterdiği çaba, hem devletlere hem de bireylere doğru bilgiye ulaşma konusunda büyük bir sorumluluk getiriyor. Medya etiğinin bu şekilde şekillenmesi, hem yerel hem de uluslararası düzeyde daha sağlam ve güvenilir bir medya düzeni yaratma yolunda önemli bir adım.,
Siz de bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sosyal medyanın geleceği ve etik düzenlemeler hakkında görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!